SEVGİ TASARIMI
senin bize gülüşün
çocukça ve haince,
çekiştirirsin saçlarımızı
al da sen grileştir diyerek,
sana beyazlarını veririz,
siyahları kapkara yapar
ellerimiz havada teslim ederiz,
ve üzmeye nefret edenler üzülür
soğuk diye sıcak diye geçen bozgun günlere
kalplerdir kendini kahreden
ve kaf dağına vardırır sınırına.
işte kelebek kanatlarına batırdığım iğneyi
senin en uzak maceralarına
benimse yakın uzaylarıma batırabilirim
ve ağladığımızı varsayıp sevinenlere diyeceğimiz
gülmekten yorulmayın, durmayın kahkahadan,
gün gelir de yorulur da bizden
ve-veyalarla geçen günlerin ahirinde
ağlarız yine sevinmeden-yerinmeden,
bir şimşek iletir bulut yapar
size siz, bize biz oluruz.
kuşların pikelerini işte azapla kıskanan ben
kaçamaklı ellerine gıpta edebilirim,
apartmanları mor gösteren güneş kaçıp
ama sen mor rengi seçersen
işte o zaman belki diyebilirim,
sonra yeşil susuşunu cinnetle bir tutup
konuştuğunda susmaya ara verip güleceğim.
seni bir dost varsayarız ve sen
soğuk gülüşünü ver damarlarımız ısınsın
kelimelerini ver, unutulmuş olanlarını
bize ver, kan getirsin yüreğimize
utansın ve kızarsın açık yerlerimiz,
sonra bir tâc ver başımıza koyalım,
ama sen kaçma bu ülkeden
doğsun derinden derine dehlizlerden ışıklar
ellerimizi kaldıralım ve kuşları dinleyelim.
ve kapısına köle olsan kilometreler padişahına
taşların arasından geçse de pırıl pırıl sular
eski bardakları cam yaparak bekleriz,
çocuklar bakmasa da olur başımızı kaldırdığımızda
adaletli yargıç, mavi cüppesiyle dalgaların
ezanlarla buluştuğu yerden bize sevimli bakar
şiir yazar belki de ağıt, tanımadığımız dost bir şair
bir cuma sabahı ayrı ayrı, belki de beraber ağlarız…
haydar murad
(1990)
Bu şiir, Güneşten Bir Adım Uzak-Yakın Oturum” kitabında (1990) yayınlanmıştır.