UYAN DERİN UYKUDAN
Sanki her işin tamam olmuş, yapabileceğin her işi yapmış, harmanı hasadı kaldırmış da rahata ermişsin.
Sanki henüz çok genç bir adamsın, bilgin görgün az; ya da çok yaşlısın da hastalıklı olmuşsun; mazeretler üretiyor, bahaneler buluyorsun.
Sanki gücü kuvveti elinden alınmış olan bir köleymiş gibi, derin bir hüzün içinde, bir robot gibi hissiz bir şekilde, günlük işlerini yapıp bitirmekle yetiniyorsun.
Sanki kolun kanadın kırılmış, sanki ölü toprağı örtülmüş üzerine, sanki elin kolun bağlanmış.
Sanki davan zafer kazanmış, sanki gayeye ulaşmışsın da uyumayı kendine bir hak olarak görüyorsun.
Sanki kötülükler ortadan kalkmış; sanki insanları insanlıktan çıkaran büyük kötülükler bir bir izale edilmiş; sanki içki, uyuşturucu, kumar, fuhuş, tesettürsüzlük, faiz, katil, nikâhsızlık gibi her biri bir şehri berhava edecek olan azim günahlar işlenmiyor olmuş da keyif çatıyorsun. Neden?
Sanki fakirler zengin olmuş, sanki sömürü düzeni değişmiş, sanki helalden kazanan, haramdan kaçınan bir piyasa düzeni kurulmuş, sanki faizsiz bir ticaret sistemi kurulmuş, sanki yolsuzluklar önlenmiş de sevince gark olmuşsun, bir köşeye çekilmiş susup oturuyorsun. Neden?
Sanki kapitalizm mağlup olmuş, kapitalizmin her çeşidi yerlere serilmiş; sanki haksız yere zengin olmak engellenmiş; sanki haksız yere fakir kalmak ortadan kaldırılmış da rahat rahat oturuyorsun.
Sanki insanın en kutsal değerlerinden olan el emeği ve göz nuru “alın teri soğumadan, adil bir şekilde” veriliyor da, bunu aklının ucuna bile getirmiyorsun. Neden?
Sanki hak ve hukuk karşısında güçlü ile zayıf eşit hale gelmiş; hatta haklı olan zayıf, haksız olan güçlüden daha kuvvetli kabul ediliyor da bunları dile bile getirmiyorsun.
Sanki rahat rahat “Şu günahtır, insanlığın zararınadır, Allah’ın yasakladığı bir iştir” diyebiliyorsun da bunu bir şekilde dile getirmenin gayreti içinde değilsin.
Harekete geçmiyorsun, tembellik ediyorsun, atalet ve gaflet içindesin; rahatından ve keyfinden başka bir şey düşünmüyorsun! Neden?
Motivasyonun çabuk bozuluyor; azim, sabır ve metanet içinde değilsin! Neden?
İçte ve dışta bir takım yerel, küçük ve hatta pamuk ipliğine bağlı başarılar, seni tatmin etmiş; küçük ve basit adımlar seni aldatmış; göreceli ilerlemeler gözünü boyamış da gaflet içindesin, bu durumun farkında değilsin. Neden?
Ey bu zor cümleleri kaleme alan ve temiz bir niyetle okuyan adam! Asrın büyük mücahidinin söylediği gibi “Nefsimle beraber dinle” bunları, belki Allah rızası için bir adım atarsın da fayda görürsün.
Başkalarının yaptıklarından veya yapmadıklarından bize ne; siyaseti siyasetçilere bırak; güncel politikayı esnafına bırak. Senin davan çok daha büyük değil mi?
Büyütme gözünde hiçbir şeyi, küçültme gözünde hiçbir şeyi. Her şeye gerektiği kadar yer ve değer ver. Yolundan alıkoymasın seni, gündelik davalar, güncel patırtılar; haftalık, aylık gürültüler…
Büyüklerini an, onları ve hayatlarını öğren, ders al o büyük adamların yaptıkları her işten; onlar gibi olmayı gaye edin, her ne kadar onlar gibi olamayacaksan da, onların iyi hallerinden birkaçı üzerine siner de iyilik yolunda merhale alırsın. Elini tutmaya çalış o büyüklerin ki seni alıp kalkmak üzere olan uçağa sağ salim ulaştırsınlar. O ki maveraya uçar, öteler ötesine, her şeyin son bulduğu yere.
Tövbe yoluna gir, saatler ve günler boyu sürecek olsa da bağışlanmak için yol al. Gönlünü temizle ve kalbini Yüceler Yücesini anmaya alıştır.
Tefekkür bizim en önemli işimizdir, her işten daha gerekli ödevimizdir. Bir an bile geri kalma fikirden, şükürden, zikirden.
Köklere inmeye çalış, yüzeyde kalma. Sığ sularda yüzme, açıl derinlere, korkma. Neden korkuyorsun gölgenden bile, o kadar mı etkilediler seni…
Oku, geçmiş büyüklerimizin kitaplarını, çağdaş düşünürlerin eserlerini. Bugünden geçmişe git, geçmişi bugüne taşımaya çalış.
Yeniden dön Kitaba, insanlığın kurtuluş rehberi olan o kutsal Kitaba. Oku ve öğren ve ezberlemeye çalış, mealine bak, tefsirini oku.
Sünnete sarıl, en küçük edeplerine varıncaya kadar. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellemin) hayatını oku, yeniden ve yeniden, bütün evrenin yüzü suyu hürmetine yaratılmış olduğu o sevgililer sevgilisinin…
Kur’an’a ve sünnete uyan bir dünya kurmak için küçük de olsa bir emeğin olmasını istemez misin? Temiz, büyük, esaslı, temelli, güçlü bir medeniyet kurmak için taş taşımaz mısın? Küçük görme kendini, büyük de görme ama çalış, gayret eyle.
Çalışmaktan başka bir çıkar yolun mu var? “İnsan için ancak çalıştığı vardır (Necm suresi, 39. ayet)” buyruğuna neden uymazsın? Başarılı olmak zorunda değilsin, başarı yalnız Allah’tandır, başkasından değil… Eğer tembellik edersen, kendine edersin. Lakin gayret edersen O’nun lütuf ve keremi çok, hazinesi sonsuz; herkese ihsan ettiği gibi sana da verir, merak etme.
Pakistan’ın büyük ve kutlu şairi İkbal, I. Dünya Savaşı’ndan sonraki en umutsuz zamanlarda ne demişti…
Aklına getir ve kıyas et, onun yaşadığı zamanda Müslümanların durumunu zorluğu ile kendini ve kendi zamanını:
“Uyan derin uykudan
Derin uykudan uyan”
Derin uykudan
Uykudan…
Haydar Hepsev
* Bu yazı, Yüce Devlet Dergisi’nde (15 Şubat 2010, 4. sayı) yayınlanmıştır.