Y A Z M A K
Yazmak onurdur. Onurlu bir eylemdir.
Yazar olmak bir şeref.
Yazmayı devam ettirmek bir lütuf; onurlulara bahşedilmiş.
Şan ve şöhret kazanmak için değil, onurumuzu korumak için yazarız. Susmak daha erdemli belki. Lakin eğer zorunluluk varsa konuşur, yazar, müdafaa eder, hakkı söyler ve hatta haykırırız.
Yazmak, zordur. Zorların zoru hatta. Bu zorluğa ehemmiyetli işler için talip oluruz. Din gibi, namus gibi, haysiyet gibi, hakikat gibi önemli işler için. Vatan gibi, millet ve devlet gibi, birlik gibi, medeniyet gibi kutsal kavramlar için. Zulme karşı çıkmak ve hakkı haklıya vermek için.
Yazmak, kolaydır. Çünkü ilhamladır. Gönlü açık olanlara maveradan gelen bir hediyedir. İlhamsa arayanlar ve çalışanlarındır. Kendini sakınan ve koruyanlarındır.
Yazmak, bilmek demektir. Öğrenir, hazmeder, hatta ezberler, çalışır, düşünür, kitaplara bakar; öyle yazarız. Okumaktan, kitap karıştırmaktan, bir kelime için günlerce hatta aylarca araştırmaktan usanmayanların işidir, yazmak.
Yazmak, var oluştur. Yazmadan yaşayamayacak olanların, yazıları için hatta ölümü göze alabilenlerin kutlu çabasıdır.
***
Kelimeler, bir mitralyöz gibi art arda gelmiyorsa yazma. Kalemin patlamış beyninden gelen düşüncelerin hızına yetişmek için ne yapacağını şaşıracak hale gelmiyorsa yazma.
Kelimeler boğazına dizilmemişse, gözünde yaşlar yoksa, gönlün fırtınalı bir deniz gibi çalkanmıyorsa kır kalemi, yazma.
Senelerden beri içine dert olmamışsa bir konu, bir tema, bir bilgi ve görgü, bir duygu; sakın yazma. Boşuna kendini yorma.
Bilgin eksikse yeniden kitaplara başvurursun ama iyi niyet ve doğru davranışı kaybettiysen ne yapacaksın. İstersen yüz bin kelime yaz, istesen bin kitap çıksın kaleminden; hiç mesabesindedir, gönlün temiz olmadan yazdığın her şey. Onun için güzel ahlakı bul ve ona uy. Ahlaklı adamın işidir, yazmak.
Temiz olmadan yazma, tek satır bile. Yıkan ve öyle yaz. Temizlen ve sonra yaz.
* * *
Yazmak, beyninde ve gönlünde birikeni kâğıda dökmek değil. Yazmak, birikmektir. Kendini bilemek ve yüceliklere hazırlanmaktır.
Yazmak, çıkmaktır merdivenleri teker teker. Tırmanmaktır dağlara yavaş yavaş. Uçmaktır kartallar gibi bulutlara doğru. Kanatlanmaktır maveraya, sükûn ve huzur içinde.
Yazmak, huzurdur, huzurda bulunuştur; en derin hürmet ve haşyetle. Titreyiş ve ümitle.
Yazmak, yanmaktır, kül olmak ve havaya savrulmaktır. Dağılmak ve toplanmaktır. Bir ayağı şeriatta bütün kâinatı dolaşmak ve yuvaya geri dönmektir.
Yazmak, bütünüyle muhabbettir, aşktır, sevgidir. Muhabbettendir, aşktandır, sevgidendir. “Aşk imiş her ne var âlemde.” Aşkı olmayanın yazısı da yoktur, yazarlığı da, hatta insanlığı bile.
* * *
Büyük laf ettin ve katı bağladın kendini kelimelerle, söz halatlarıyla. Çöz bütün sözleri ve bir tek kelimeye bağla.
Allah de ve Bismillah de ve ona bağla her kelimeyi. O’ndan yardım iste. O’ndan bekle. O’ndan iste.
Yazmak, istemektir, dua etmektir.
Ey ulu Rabbimiz! Kalplerimizi nurlandır, muhabbetinin nurlarıyla kalbimize nur doldur. Her işimizde senin rızanı gözetmeyi nasip eyle. Yazmayı da konuşmayı da susmayı da senin rızana bir yol eyle.
/// Haydar Murad Hepsev’in bu yazısı, Yüce Devlet Dergisi’nin 1 Ekim 2009 tarihli 2. sayısında yayınlanmıştır.