DUA EDERİZ
değil
gül kokusu gelse burnumuza,
ta uzaklardan bir gül görsek bile
hayır, hayale gelse bir tanecik gül hatta
salavat getiririz,
peygamberimizi çok severiz biz.
üsküdara gittiğimizde
onun toprağına geldik diye
salavat getiririz,
çünkü
peygamberimizi çok severiz.
“sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ” denmiştir
lebbeyk ve sa’deyk deriz
hemen salavat getiririz,
çünkü emirdir
gönülden itaat ederiz.
musafaha eder de
salavat söyleriz,
hatırlarız elini tutanları
akabede, rıdvanda
bedirde, uhudda, hayberde
çünkü
ashabını da çok severiz.
fâtıma annemiz
ali efendimizi,
hasan ve hüseyni
peygamber dedeleriyle
pek çok severiz…
ehl-i beytine
annelerimize
ve
âdem ile nûha
ibrahim ve mûsâ ve îsâya
bütün enbiya ve mürselîne,
sabah akşam
her zaman
her dâim
her vakit
salat ü selam getiririz;
taa dünyanın başlangıcından
kıyamete kadar,
deryalarda denizlerde
göllerde nehirlerde
dalgalanan ve dalgalanacak olan
dalgaların adedince
salât u selâm ederiz:
habib-i edibine
Rabbimiz hazretlerinin…
allahumme salli ve sellim alâ seyyidinâ
MUHAMMEDin nebiyyü-l-ümmiyyi
ve âlihi ve sahbihi ve sellem
haydar murad
/// Bu şiir, YÜCE DEVLET DERGİSİ’nin 25 Mayıs 2015 tarihli 14. Sayısında yayınlanmıştır.