KAZA VE KADERE, HAYRIN VE ŞERRİN ALLAH’TAN GELDİĞİNE İNANMAK
İman esaslarının beşincisidir, kaza ve kadere inanmak… Ve bütün hayır ve her şerlerin Allah’tan geldiğine iman etmek…
Kaza ve kader, Allah tealanın ilim sıfatının tecellisidir. Her şeyi yoktan yaratanın, en büyüğünden en küçüğüne kadar geleceklerini bilmemesi düşünülemez.
Kaza, ezelde Allah tealanın takdir ettiklerinin gerçekleşmesidir. Allah’ı ezelde tayin ettiği ve kararlaştırdığı şekil ve zamanda gerçekleşmesidir.
Kader ise, Allah tarafından ezelde tayin ve tespit edilmiş hükümlerin zamanı ve oluş biçimiyle hepsidir, buna alın yazısı da denir; bunların olmasına kaza denir.
Kaza ve kader, Allah’ın nesneleri ve olayları, özellikle insanlar için sorumluluk doğuran beşerî fiilleri, ezelde planlayıp zamanı gelince yaratması demektir.
Kadr yani kudret, Kerim Kitabımızda yüzden fazla yerde, Allah’a izafe edilmiştir. Allah’ın varlıklara ilişkin takdiri, iki anlama gelir. Birincisi, yarattığı nesnelere güç vermek, diğeri de ilâhî hikmetin gerektirdiği tarzda yaratıkları özellik ve şekillerine kavuşturmaktır.
***
İnsan nerede ve ne zaman doğacağını bilemez. Anne, baba ve kardeşlerini seçemez. Dünyada kaç sene kalacağını bilemez.
İnsanoğlu acizdir ama yaratılanların en şereflisidir. Ona nice kabiliyetler verilmiştir ki diğer yaratılanlara verilmeyen akıldır. Nefis ve ruh, hayvanlarda da vardır.
Âdemoğlu aklıyla doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırabilir. Onun için yaptıklarından sorumludur.
İnsan, İbrahim aleyhisselam gibi, aklıyla Allah’ı bulabilir. Peygamberlere indirilen kitapları öğreten âlimler her zaman vardır. Peygamberler ve onların getirdiği dini bilenlerin olduğu yerde, kulun sorumluluğu tamdır. Çünkü onlara neyin doğru ve yanlış, iyi ve kötü, güzel ve çirkin, sevap ve günah olduğunu öğretirler. Ahiretten, cennet ve cehennemden haber verirler.
***
Kulun kendisi, ailesi ve hayatı hakkında düşünce ve planları olabilir, lakin Allah tealanın iradesi her şeyi kuşattığından kul, her zaman aciz durumda kalır. Eğer kaza ve kadere inanıyorsa hatasını anlar ve tövbe eder.
İnananlar, dünya ve ahiret için gerekli her teşebbüsü yapar ve sonunda Allah’ın rahmet ve keremine sığınır ve huzur bulurlar. Eğer bir şey kaybederlerse gam çekmezler. Geçmişte kaçırdıkları fırsatlara ‘Ah vah’ etmezler. ‘Şöyle olsaydı böyle olmazdı’ veya ‘Böyle olmasaydı şöyle olurdu’ gibi sözler söylemezler. Hayır ve şerrin ancak Allah’tan geldiğine inanıp teslim olurlar ve O’na tevekkül ederek geleceğe doğru yol almaya koyulur, huzur bulurlar…
İnsan, bir işin sonucunun iyi mi, kötü mü olacağını bilemez. Hayır zannettiği şey, şerle sonuçlanabilir. Şer zannettiği şey de, hayırla neticelenebilir. Kerim Kitabımızın Bakara suresinin 216. ayetinde buyuruluyor ki “… Bazan bir şeyi kerih (çirkin) görürsünüz. Hâlbuki o şey sizin için bir hayırdır. Ve bazan da bir şeyi seversiniz, halbuki o şey sizin için bir şerdir. Ve Allah Teâlâ bilir, sizler ise bilmezsiniz. (Ömer Nasuhi Bilmen meali)”
Evrende meydana gelen bütün işler, İlâhî nizamla cereyan eder. Yani her şey, engin bir rahmet ve sonsuz bir kudretin elinde hikmetle yürür. Buna inanan bir kimse, yaşadığı âlemin lezzet ve güzelliklerinden, helal dairesinde, yararlanır. Böylece şeyi güzel tarafından görür ve buna bağlı olarak hayatını mutlulukla geçirebilir. Bu açıdan da kadere iman o kadar huzur vericidir ki, tarif edilemez. Bu anlamda kadere iman eden birisi, keder ve üzüntüden emin olur.
Büyükler ne güzel söylemişler: “Kim ki kadere iman ederse kederden emin olur.”
İşte kadere iman, inanan kulu hayatın ağır yüklerinden kurtarıp ruhuna bir rahatlık ve hafiflik verir.
Allah var, gam yok…
***
Bize düşen, önce iman etmektir…
Sonra inancımızı korumak için, iman esaslarını âlimlerimizden sağlam bir şekilde öğrenmektir…
Sonra da bu ikrar üzere kulluk görevlerimizi yapmaktır.
Allah teala, hepimize olgun bir iman, ihlas ve ihsan ile salih ameller yapmak nasib etsin, âmîn…
Haydar Hepsev
Haziran 2022
#Kuran #İman #Akıl #Kaza #Kader #İrade #Kudret #Tevekkül