16 NİSAN 2017 HALKOYLAMASI VE SONUÇLARI
HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER
1. Hendek (ahzâb=hizipler=gruplar) Savaşı’na benziyor, bu halkoylaması ve sonucu:
Hendek Muharebesi’nde Medine müslümanlarına karşı, dışta Mekke müşrikleri (ve bazı müttefik kabileler) ve içte de münafıklar ve Yahudiler yer almıştı. 16 Nisan’da da içte Chp, Hdp-pkk, Fetö, Sp vb.; dışta AB, ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre ve diğerlerine karşı Anadolu’nun fedakâr ve sağduyulu halkı yer aldı.
Hendek Harbi’nin çok zahmetli geçmesiyle galip gelmelerine rağmen ashab-ı kiram savaştan sonra pek sevinememişti. Çok yüksek tansiyonlu geçen seçim sürecine, muhalefetin yalan dolandan başka bir stratejisinin olmamasına ve yapılan fedakârca gayretlere rağmen evet oylarının istenilen düzeyde olmaması da Anadolu’yu pek sevindirmedi.
Lâ gaalibe illAllah…
2. 2008’de şöyle yazmıştık:
“Satranç oyununda piyonun vezir olması mümkündür lakin çok güçtür. Halkın içinden gelmesine, güçlü bir aileye mensup olmamasına ya da elit bir kesime dayanmamasına rağmen Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanı ve daha sonra başbakan olarak piyonken vezir olmuştur. İyi bir okuldan mezun değildir, yabancı dil bilmemektedir fakat güçlü bir liderdir ve zekâsıyla oyunu iyi oynamıştır, başarılı olmuştur. Lakin her şeye rağmen ancak vezir olabilmiştir. Satrançta at, fil, kale olabilirsiniz, hatta piyonken vezir olabilirsiniz ama şah olamazsınız. Şah olabilmeniz için kendi oyununuzu kurmanız gerekir, yeni oyunun adı belki satranç olmayabilir, ama şah olmanın başka çaresi de yoktur. Ayrıca satranç oyunu da uzun tarihi içinde pek çok değişiklik geçirmiştir, insanoğlu bu klasik oyunu da değiştirmiş ve geliştirmiştir.”(1)
2017 Nisan Halkoylaması’yla oyun tamamen değişmiş ve aziz milletimiz yeni ve çok daha hayrlı bir sisteme geçiş yapmıştır.
Elhamdulillah, eş-şukru lillah…
3. Bu sonuç, 15 Temmuz’un doğal süreği ve sonucudur. Bu halkoylaması olmasaydı 15 Temmuz havada kalacaktı. Hatırlatalım ki milletimizin % 52’si darbeye karşı durmuştu. Anayasa değişikliğinde evet oyunun da bu civarda olması tam bir tevafuktur.
Milletimize şükran borçluyuz.
Halkoylaması bitmiş ve milletimiz tercihini yapmıştır. Bundan sonra yapılması gereken karşılıklı “saygı” ve “sevgi”dir.
4. Bu sonuç; Rte’nin, Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli’nin üstün gayretlerinin bir sonucudur. Bilhassa Recep Tayyip Erdoğan’ın…
Allah teala onlardan razı olsun…
2010’da Başkanlık Sistemi hakkında yapılan anketlerde halkın ancak % 30’u bu sistemi desteklediğini hatırlayalım. % 51’in üstüne çıkarak kabul edilmesi büyük başarıdır.
5. Derin, köklü ve ciddi bir değişiklik olduğu için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin % 51.41 oy alması normaldir.
Cumhuriyet tarihinin en mühim, en kritik referandumu buydu. Sistemin değişmesi Batı’nın işine gelmiyordu. Onlar “ne ölsün ne onsun” bir Türkiye isterler. Bunun için koalisyonlarla ülkemizi istedikleri gibi istikrarsızlaştırabildikleri bir yönetim modelinden vaz geçilmesine büyük tepki gösterip hayır cephesi içinde yer aldılar; siyaset, medya ve 5. kol faaliyetleriyle var güçleriyle çalıştılar. Bunun için FETÖ, PKK taşeron örgütlerinden de çok yararlandılar.
6. Ak P. ve MHP’nin beraberce oy oranı % 60 civarında olduğu halde bu halkoylamasında neden bu oran yakalanamadı suali, doğru bir sorudur.
a) Ak P., mitingler haricinde pek çalışmadı. Bu çok aşikâr. Partinin bunu ciddi şekilde tahlil etmesi şarttır.
RTE’nin 2015’te Cumhurbaşkanı olmasından sonra, partinin başına geçen A. Davudoğlu, teşkilatla bütünleşemedi. Binali Yıldırım da teşkilata istenilen motivasyonu veremedi. RTE’nin partiye dönmesiyle bu sorunun hallolacağını umabiliriz.
Ak P.nin cumhurbaşkanı-başbakan yaptığı Abdullah Gül ve Ahmet Davudoğlu’nun halkoylaması sürecinde sessiz kalmaları, Ak P.nin içinde kalan Fetöcülerin hayır için çalışmaları da oy oranının düşmesinde etkili oldu. Yeni dönemde bu meseleye ince ama derin bir neşter atılmalıdır.
(Şunu hatırlatmak isterim ki Sadrazam Çandarlı Kara Halîl Paşa, Fatih Sultan Mehmed’in azmine rağmen İstanbul’un fethine karşı olan grubun başını çekiyordu. Fetihten sonra sadrazam değişikliği oldu tabii ki…)
b) İslamcı kesimden bazılarının Devlet Bey ve Ülkücüleri suçlamaları doğru değildir. Süreci başlatan Devlet Bey’dir ve bu çok değerlidir; evet için de samimi bir şekilde gayret göstermiştir. [Ülkücülerin mühim bir kısmı evet için çalıştılar. Anadolu’daki ülkücülerin çoğu namazlı ve ehl-i tariktir. Batıdakilerse iki arada bir derede kalmaktadırlar. Ayrıca (Fetöcü olduğu müsellem) Meral Akşener ve diğer muhaliflerin, milliyetçi kesimin aklını epeyce karıştırdığı anlaşılmaktadır.]
c) Fetö ve mensuplarından hapsedilen ve işten atılanların ailelerinin (AK. P. ve MHP’li olsalar bile) büyük çoğunluğu hayır oyu verdiler. Bu duygusal bir tepkidir ama çok önemlidir.
FETÖ ile etkin bir şekilde mücadele edilmesinden yanayım. Ama bu bir toplumsal yaraya dönüştürülmeden ince bir şekilde halledilmelidir. Ayrıca devletin tepe noktalarında ve AK. P.de yer alan Fetöcüler temizlenmeden bu duygusal tepki devam edecektir.
d) Doğu ve Güneydoğudaki önemli oy artışının sebeplerinden biri de PPK ile etkin mücadeledir. Teröre destek veren belediyelere kayyum atanması doğruydu, bu da semeresini vermiştir. Terörle etkin mücadeleyi kararlılıkla sürdürmekle beraber bölge halkının kalbini kazanacak faaliyetler devam ettirilmelidir.
7. Devlet büyüklerinin bu halkoylamasından sonra kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenleri iyice planlamasını, millet ve memleketimize sistemli bir şekilde hizmet etmesini temenni ediyoruz. Bu meyanda bizim de âcizane tekliflerimiz şunlardır:
a) Aziz milletimizin kalbine, ruhuna girecek ince ve nazik adımlar atılmalıdır. Bunun için millet ve insanlığa samimiyetle hizmet edenlere (mesela Menzil, Altınoluk, İsmailağa, İskenderpaşa vd.) destek olmak gerekir.
b) Millet ve memleketimizin din ve irfanına, tarih ve geleneğine uygun insanlar yetişmesi için gayret edilmelidir. Parti gençlik kolları yeterli değildir, yapay olarak ortaya çıkarılan bazı gençlik teşekkülleri de faydasızdır. İman ve dava şuuruna sahip ilim ve irfanla mücehhez bir gençlik yetiştirilmelidir.
c) Eğitim sistemine de acilen neşter atılmalıdır. Eğitim sistemimizin geniş, köklü ve tam bir değişikliğe ihtiyacı vardır. Bunun için risk almaktan kaçınmamak gerekir. (Eğitim sistemiyle ilgili olarak bkz. http://www.yucedevlet.com/egitim-temel-meselemiz-en-onemli-isimiz-buyuk-idealimiz.html )
d) İlme, irfana, kültür ve sanata, gerçek âlim ve hakiki sanatkâra daha çok yatırım yapılmalıdır. Solcu eskilerine ikide bir ödül vermekten vazgeçilmelidir.
e) İslam ülkeleri ile daha sıkı bir işbirliğine gitmenin yolları aranmalı, bu konuda artık yeni organizasyonlar kurulması için çalışmalar yapılmalıdır.
f) Müspet ve kaliteli insanlar siyasete kazandırılmalıdır (Mesela Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu hükümete sonradan dâhil olmuşlardır ama hâlihazırda çok büyük hizmetler etmektedirler.)
g) Maddi medeniyet için büyük, ciddi, kalıcı eserler (köprü, havaalanı, yol, tünel, baraj vb.) yapılmasına devam edilmelidir. Lakin bu konuda daha dikkatli olmalı ve daha uzun zamana yayılmış bir planla hareket edilmelidir.
***
Rabbimiz; bizi, Anadolu ve Rumeli halkını, her türlü şerden muhafaza eylesin. Milletimizin aziz ecdadımız gibi birlik dirlik içinde İslam ve insanlığa yeniden büyük hizmetler etmesini nasip etsin. Devleti yönetenlere de hidayet, adalet, basiret ve fazilet versin, âmîn…
Haydar Murad Hepsev
Yüce Devlet Hadimi
_____________________________
(1) Yazının tamamı için bkz. http://www.yucedevlet.com/recep-tayyip-erdogan-sah-mi-piyon-mu-1-2.html
EK-1
(Bu yazı, 13 Nisan 2017’de feysbuktaki /yucedevletdergisiveyayinevi/ sayfamızda yayınlanmıştır.)
EK-2
ANAYASA DEĞİŞTİRMEK
Abd Anayasası, 1787’de kabul edilmiştir. Maddeleri değiştirilmemiştir; ancak “amendment” denilen düzeltmeler yapılmıştır. Bunu da yapmak çok zordur; onun için ancak 27 düzeltme yapılabilmiştir; çünkü hem Senato, hem Temsilciler Meclisi’nin üçte iki çoğunlukla onaylaması, ondan sonra da bütün eyaletlerin dörtte üçünün onayı gerekir.
Bizde (Sened-i İttifak ve Tanzimat Fermanı’nı saymazsak) 1876, 1921, 1924, 1961, 1982 yıllarında 5 anayasa yapıldı. 82 Anayasası; 2001, 2007, 2010 yıllarında halk oylamalarıyla birçok değişikliğe uğradı. Bu kadar değiştirilmesine rağmen (sil baştan) yenisi hâlâ yapılamadı. Şimdi yeni bir anayasa değişikliği teklifiyle karşı karşıyayız.
***
Değiştirilmesi çok zor olan bir anayasa yerine; çağın, milletin, devletin gerek ve ihtiyaçlarına göre değiştirilebileni daha doğrudur. Darbeyle değil tabii ki. Halk oylamasıyla elbette ki…
Lakin bir anayasanın 82 anayasası gibi kevgire çevrilmesi de doğru değildir. Ana Yasa’nın 100 yıllık bir vizyonla hazırlanması gerekir. Onun için bu değişiklikten sonra siyasetin en mühim işlerinden biri yine “yeni anayasa” olacaktır.
(Bu yazı, 14 Şubat 2017’de feysbuktaki /yucedevletdergisiveyayinevi/ sayfamızda yayınlanmıştır.)
EK-3
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİNİ DESTEKLİYORUZ
Ak Parti ve MHP tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi Anayasa Değişikliği teklifini destekliyoruz.
Başkanlık (Cumhurbaşkanlığı) sistemi; millet, ülke ve devletimizin tarihi ve sosyolojik yapısına uygundur.
Yüce Devlet Dergimizde yazdığımız yazılarla biz de eskiden beri bu sistemi önermekteyiz. Bizim önerilerimiz ile mevcut teklif elbette ki birebir örtüşmemektedir ama ruh ve gayesi aynıdır.
Teklif, günümüz siyasetinin hassasiyetleri göz önüne alınarak yapılmıştır. Ama istişareyle hazırlanmış olması önemlidir. Yukarıdan inmeci bir modelden ziyade eksik de olsa böyle ortak akılla hazırlanan bir sistem tabii ki daha makbuldür. Onun için bireysel fikir ve eleştirilerimizi bir yana bırakmalıyız. Gün, eleştiri değil destekleme günüdür.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin TBMM’de kabul edilip milletimizin önüne gelerek büyük çoğunlukla kabul edilmesini gönülden arzu ediyoruz.
(Bu yazı, 29 Aralık 2016’da feysbuktaki /yucedevletdergisiveyayinevi/ sayfamızda yayınlanmıştır.)