PEYGAMBERLERE İNANMAK
İman esaslarından dördüncüsüdür, Peygamberlere inanmak…
Peygamberler, Allah’tan vahiy yoluyla aldığı emir ve yasakları tebliğ etmek, ümmetini cennetle müjdeleyip cehennemle korkutup Hak dine çağırmakla görevli, yalan söylemeyen, akıllı ve yüksek ahlaklı kişilerdir.
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hazretlerine hitaben gelen şu ayet bunu açıkça bildirmektedir: ‘Hakikat biz, seni bir şahid, bir müjdeleyici, bir korkutucu olarak gönderdik (1).’
Peygamber, kelimesi Farsçadır ve ‘haber getiren’ demektir. Eski Türkçedeki karşılığı ‘Yalvaç’tır. Türkçemizde ‘nebi ve resul’ kullanılmıştır ama halkımız daha çok ‘Peygamber’ demeyi tercih etmiştir. (Çünkü ta eski zamanlardan beri Farsça konuşan kavimlerle irtibatımız olmuştur.)
Kerim Kitabımızda ve hadislerde, peygamber karşılığında ‘resul (kendisine kitap verilmiş olan peygamber) ve nebi (kendisine kitap verilmemiş olan peygamber)’ kelimeleri kullanılır. Fiil olarak da ‘irsal (gönderme), ictiba (seçme), ıstıfa (temiz ve iyi olanı seçme) ve ba‘s (bir görevle gönderme)’ kökünden fiiller kullanılır.
Nübüvvet kelimesi, ‘neb’ ve nebve (nübû’)’ kökünden türemiştir ‘haber vermek veya değeri yüksek olmak’ anlamındadır. ‘Allah ile akıl sahibi kulları arasında, onların dünya ve âhiret hayatlarıyla ilgili ihtiyaçlarının giderilmesi, kullara Allah’ın emir ve yasaklarının bildirilmesi için yapılan tebliğ görevi’ diye tarif edilmiştir.
Allah teala, peygamberlere sadık rüya, Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla vahy etmiştir. Vahiy (vahy) ‘hızlı bir şekilde ve gizlice söylemek, işaret etmek, ilham etmek’ anlamındadır. Terim olarak da ‘Allah’ın bir emri, bir hükmü veya bilgiyi peygamberine gizli olarak bildirmesi’ demektir.
Peygamberlere indirilen vahiy, ‘ruh’ diye de adlandırılmıştır. Bunun sebebi de vahyin insanları, mecazi manada ölüm demek olan ‘bilgisizlik ve imansızlıktan kurtarıp onların gerçeği bulmasına yardım etmesi’ hikmetinden ötürüdür. Vahiy meleği Cebrail aleyhisselam için ‘rûh-ı emîn’ isminin kullanılması, onun manevi yolla ilgili vahiy getirmesiyle açıklanabilir. Kerim Kitabımızda, Hazret-i İsa’ya ‘ruh’ şeklinde nitelendirilmesi de aynı sebeple izah edilebilir.
Kerim Kitabımızda, Allah’ın insanlara emirlerini tebliğ etme vasıtaları ‘vahyetme, perde arkasından hitap etme ve elçi gönderip sözlerini bildirme’ şeklinde üçe ayrılır ki şu ayette bu durum açıkça bildirilmiştir: “Ve bir beşer için sahih değildir ki, Allah onunla mükâlemede bulunsun. Ancak vahy ile veya bir hicap arkasından (kelâm ile) veyahut bir elçi göndererek kendi izniyle dilediğini vahyettirmesi ile (olan mükâleme) müstesna. Şüphe yok ki O, pek yücedir, çok hikmet sahibidir (2).” Vahiy yoluyla konuşma, bir melekle veya doğrudan peygamberin kalbine gizli bir işaretle ilâhî kelâmın bırakılıp öğretilmesiyle gerçekleşir.
***
Kerim Kitabımızda, kendilerinden nebi veya resul diye bahsedilen mübarek zatlar şunlardır: Âdem, İdrîs, Nûh, İbrâhim, İsmâil, İshak, Yakûb, Yûsuf, Lût, Hûd, Sâlih, Şu’ayb, Mûsâ, Hârûn, İlyâs, Elyesa‘, Yûnus, Eyyûb, Dâvûd, Süleyman, Zekeriyyâ, Yahyâ, Îsâ ve Muhammed (aleyhimüssalatu vesselam). Nûh, İbrâhim, İsmâil, Mûsâ, Hârûn, Îsâ ve Muhammed (aleyhimüssalatu vesselam) hem resul hem nebidir; onlarda nebilik ile resullük birleşmiştir.
Allah teala, peygamberlerden Hazret-i Mûsâ’ya Tevrat’ı, Hazret-i Davud’a Zebur’u, Hazret-i İsa’ya İncil’i ve Hazret-i Muhammed’e Kur’an’ı Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla indirmiş bunların bütününe iman etmek gerektiğini emretmiştir. Nebi ve resuller gösterdikleri mucizelere rağmen gönderildikleri toplumlar tarafından alaya alınmış, getirdikleri vahiyler ‘eskilerin masalları’ diye nitelendirilmiş fakat bu inkârcılar çeşitli şekillerde cezalandırılmıştır.
***
Başlangıçta bütün insanlar aynı dine mensuptular. İnsanlar çoğalıp yeryüzünün çeşitli bölgelerine dağılınca, Allah teala her millete birbiri ardınca, iman edip iyi davrananları müjdeleyen, inkâra saplanarak kötü davrananları uyaran nebiler ve resuller göndermiş, onlara ihtilâfa düştükleri konularda hüküm vermek için gerçekleri içeren ve doğruya ileten kitaplar indirmiştir.
***
Bize düşen, önce iman etmektir…
Sonra inancımızı korumak için, iman esaslarını âlimlerimizden sağlam bir şekilde öğrenmektir…
Sonra da bu ikrar üzere kulluk görevlerimizi yapmaktır.
Allah teala, hepimize olgun bir iman, ihlas ve ihsan ile salih ameller yapmak nasib etsin, âmîn…
Haydar Hepsev
Haziran 2022
_____________
Notlar:
(1) Fetih suresi, 8. ayet; Hasan Basri Çantay, Kur’an-ı Hakim ve Meal-i Kerim.
(2) Şûra suresi, 51. ayet; Ömer Nasuhi Bilmen Meali.
#Vahiy #Kuran #Sünnet #Nebi #Resul #Peygamber #Yalvaç #Akıl #İlim #İrfan #Hikmet