ÜLKÜ YOLUNDA “FEREC” VE YAZARI HÜSEYİN TUNÇ
Pek çok bankacı esasında bankacılığı tercih etmemiştir, buna rağmen bankacılık kendinde bir zanaat olmadığı ve belirli bir dönem geçim kaygısı çeken yüksek tahsil görmüş insanları istihdam ettiği için, yüksek düzeyde entelektüel insanların görülebildiği bir sektör olagelmiştir. Mesela büyük şair, yazar ve mütefekkir Merhum Üstad Necip Fazıl’ın hayatının belli bir döneminde bankacı olması bu kabildendir.
19 yıldır bankacılık mesleğinde bulunduğum sürede, meslektaşlarımın vicdani muhasebe tarafı olan, basiret ve itidal sahibi insanlar olduğunu müşahede ettim. Bankacılar arasında çok okuyan, yazan veya mesleği bırakıp yazarlık sahasına geçen entelektüel seviyesi yüksek kişilere rastladım. Bu yazının konusu olan Ferec romanının yazarı da bunlardan biridir, geçen seneden beri yakından tanışma şansı bulduğum deneyimli bankacı olan Sayın Hüseyin Tunç.
Yazar, “Katılım Bankacılığı-Felsefesi, Teorisi ve Türkiye Uygulaması”, “Biz Aslında Neyiz?”, “Turco ve Türklüğün Köklerine Bir Aşk Yolculuğu”, “Kayıp Renk” ve “Ferec” kitaplarıyla üretken bir insandır. İlk romanı olan Kayıp Renk’te bir bankacının hikâyesinden bahseden H. Tunç, Ferec’de ise popüler ve ilginç bir konu olan gazeteciliğe geçiş yapmış. Kitapta kısaca, bir gazetede yazarlık yapan Selim’in hayatı, gazetedeki konumu, yaşadığı ikircikli psikolojik durumlar, insanlara ve bulunduğu koşullara karşı verdiği mücadele, nihayetinde doğru bildiği şekilde hayatı yaşayıp var olma mücadelesi ve bunun bedelini ödemeyi göze alması anlatılıyor.
Bir gazete yazarının serencamı üzerinden ortalama bir Türk entelektüelinin iç çatışmalarının, vicdan muhasebelerinin, doğu-batı paradoksunun ve günümüz İslam dünyasının durumunun tartışılarak başarılı bir şekilde işlendiği roman, son on senenin Türkiye konjonktürüne (ekonomik hayatta canlanma ve yükselme yahut buhran ve durgunluk tarzında görülen dalgalanmaların çoğuna) da ışık tutuyor. Konusunun ilginçliği, işleniş biçimi, verdiği mesaj, yazarın günceli yakalaması ve akıcı üslubu, okuyucu açısından kitabı sürükleyici ve cazibedar kılan unsurlar.
Romanın farklı kısımlarında sıradanlaşmış hayatın akışının dışında kalmış, hikmetli sözlerle vicdanın sesi olarak arka planda sufle veren ve ‘nereye gidiyorsunuz’ diyen sıra dışı karakterler, yazarın vermek istediği mesajları da okuyucuya aktarmasını sağlıyor: Faik Bey, Halit Amca (yaşlı adamlar), Deli Bekir (meczup), Mete Ziya (pişman olmuş eski bir suçlu).
Yoğun bir birikimin yansıtıldığı eserde Yunus Emre, İbn-i Arabi, Bayezid-i Bestami, İmam Gazali, Alvarlı Efe, İbn-i Haldun, İbn-i Sina, Dede Korkut, Namık Kemal, Mehmet Akif, Said Nursi, Erdem Beyazıt, Euripides, Seneca, Tolstoy, Arthur Miller, Jostein Gaarder, Baudrillard, Kojin Karatani gibi isimler bazen direk bir şekilde alıntı yapılarak, bazen cümle arasında, bazen ise roman kahramanlarının düşleminde kendilerine yer buluyorlar. Tarihi olaylar (Kerbela Hadisesi, Kanuni ve oğlu Bayezid arasında yaşanan savaşlar, Abdülhamid Han dönemi olayları), Şamanizm, Yunan mitolojisi, fizyolojiye ilişkin bilgiler, Himalaya köylüleri (Şerpa) romanı zenginleştirici öğeler olarak kullanılmış.
Bu kadar farklı ve zengin malzemenin kullanılması, kitabın hem gücü hem zaafı olarak görülebilir: Bir yandan kitabı zenginleştiriyor. Öte yandan, yazarın kitaba fazla müdahil olarak okuyucuyu eğitmeye ve belli bir yöne yönlendirmeye çalışıyor olması hissini uyandırıyor. Ayrıca, kitapta temel karakter Selim olmakla beraber, çok sayıda yan karakter mevcut. Bu karakterlerin kendi başlarına da ilginç ve güzel hikâyeleri olmasına rağmen varlıkları tamamen ana karakter Selim’le kaim olduğu ve onun hikâyesini desteklemekte kullanıldığı için detaylı işlenmemiş.
Son söz olarak, kitaba ismini veren Ferec Arapça ‘ferahlık, zafer’ anlamlarına gelmekte ve kitabın farklı kısımlarında fon olarak kullanılarak yazarın tasarladığı sona okuyucuyu hazırlamakta.
Ferec başlığıyla bağlantılı olarak kitabın ana fikri bugün dünyanın ihtiyaç duyduğu, amaca ulaşmak için her yolu mubah gören Makyavelist bir anlayıştan sıyrılıp gayret gösterip tevfiki Allahtan bekleyen bir anlayışa ulaşmak. Bir amacın sıradanlıktan kurtulup ülkü haline gelmesi de ‘zafer değil sefer’ demekle mümkün olabiliyor…
Ahmet Ragıp Akay
Ağustos 2022
Hüseyin Tunç, 1968 Kastamonu doğumludur. Karabük Endüstri Meslek Lisesi’nden 1985 yılında, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1989 yılında mezun oldu.1989 yılında Töbank’ta müfettiş yardımcısı olarak bankacılık mesleğine başlamış, Töbank’ın ardından üç yıl kadar Halkbank’ta görev yaptıktan sonra, 1995 yılında faizsiz bankacılık alanına geçiş yapmış ve 2016 yılı sonuna kadar Albaraka Türk’te müfettişlik, şube ve birim müdürlükleri görevlerinde bulunmuştur. Halen Vakıf Katılım Bankası’nda kredilerden sorumlu genel müdür yardımcılığı görevini sürdürmektedir.
Öğrencilik yıllarında başlayan yazma faaliyetini hiç bırakmamış olan yazarın yayımlanmış eserleri Biz Aslında Neyiz, Katılım Bankacılığı Felsefesi Teorisi ve Türkiye Uygulaması, Kayıp Renk, Ferec ve Turco’dur. Evli ve iki çocuk babası olan yazar İngilizce bilmekte olup, Siyasal Vakfı, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunları Derneği, İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Müşavirler Odası, Yeni Dünya Vakfı ve Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.