ARKADAŞIM EVİME GELMİŞTİ
Çok sevdiğim, pek çok değer verdiğim arkadaşım geldi evime.
Müstakil, bahçeli bir evim var çok şükür.
Sevinçle doluyum, içim içime sığmıyor. Onu bağrıma basmak geliyor içimden…
Ben evlenip çoluk çocuğa karıştığım hâlde o hâlâ bekâr. Ara sıra takılıyoruz ona bundan dolayı ama o, evlenmediği için mutlu olduğunu söyleyip duruyor. Hem bekar hem mutlu, olacak şey mi…
O gece kalıyor bende.
Ona yazdıklarımı göstereceğim, yazdığım hikayeleri, makaleleri, değerli bulup da yaptığım alıntıları kaydettiğim defterimi göstereceğim. Bunun için de çok sevinçliyim. Yazdıklarıma değer verip güzelce tenkit ederek, varsa eksiklerim, kusurlarımı söyleyen bir o. Başkaları yazdıklarımı ya umursamıyor ya da aşırı överek göklere çıkarıyor. Doğru dürüst tenkit eden yani yazdıklarımın iyi veya kötü yanlarını ortaya koyan kimse bulunmuyor çevremde, ondan başka. Bundan dolayı da ona çok değer veriyorum. Ayrıca gençliğimizde iyi-kötü günleri beraber geçirmiş, dava arkadaşlığı yapmış olmamız da aramızda sağlam bir arkadaşlık oluşmasına sebep olmuştu.
Arkadaşım bizde geceleyecek, ne güzel. Ona en güzel yatağı hazırlamalıyım. En güzel çarşafları yatağına sermeli, misafir pijamalarının en güzelini vermeliyim.
Evet, öyle yapıyorum ama yok yemek yok çay yok meyve ikram edeceğim derken ona yazdıklarımı bir türlü gösteremiyorum. Ve artık uyku zamanı…
Sabah oluyor, evde bir telaş başlıyor. O gün pikniğe gideceğiz. Ama ben bundan arkadaşıma hiç bahsedemedim… gel de bahset…
Hanım pek telaşlı, o sabah, her piknik sabahı olduğu gibi. Kap kacağın ve hazırladığı yiyeceklerin bir an önce arabaya götürülmesini istiyor. Bense arkadaşıma mükemmel bir kahvaltı sunmak istek, arzu ve telaşındayım.
Karım piknik telaşında. Çatışma başlıyor. Niye arkadaşımın gelmesi bugüne denk gelmiş de niye bugünü seçmişim de başka gün yokmuş mu da…
Bir an aklıma geliyor: Bakıyorum, arkadaşım yattığı odada yok. Nereye gitmiş olabilir.
“Banyoda saçlarını yıkıyor” baba, diyor küçük kızım. Ama nasıl olur, bana söylemeden bunu nasıl yapar? Çok samimi arkadaşım olsa da aile mahremiyeti diye bir şey var, değil mi ama? Sonra düşündüm de bir bakıma bu iyi oldu. Karımla rahatça konuyu tartışabilirim. Muhakkak karımla tartıştığımı duymuştur arkadaşım ve bilerek banyoya saçını yıkamak için girmiştir.
“Hanım” diyorum, “Bildiğin gibi bu kişi benim en samimi arkadaşım, onu bu şekilde kahvaltı yapmadan gönderemem, hem pikniğe bir saat geç gitsek ne olur ki. Kırlarda bir saat noksan vakit geçiririz olur biter.” O “Kahvaltının sırası mı? Bir yığın işim var, onları kim yapacak” deyip duruyor, ayak diriyor.
Bu sırada kapı çalınıverdi. Pikniğe beraber gideceğimiz komşumuz, çoluk çocuğuyla gelmesinler mi? “Dostum” diyor komşum,” Kahvaltıyı kırda yapalım hemen çıkalım yola.”
Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı…
Bu haldeyken canım arkadaşımın banyodan çıktığını görüyorum, birdenbire aklıma geliyor onu da davet etmek; “Biz pikniğe gideceğiz” diyorum “Bizimle gelir misin?”
“Hayır” diyor, “Başka işlerim var benim, hem de çok önemli bir görüşmem var, sizinle gelemem.”
Gel de çık işin içinden… Kıymetli dostum için kahvaltı hazırlatamadım karıma, onu aç karnına mı göndereceğim, şimdi ne yapacağım, söyleyin bana, pikniğe gelmeyi kabul etseydi mesele çözülmüş olacaktı.
Arkadaşım yattığı odaya geçiyor. Evin içinde bir curcunadır gidiyor. İkinci komşu da çoluk çocuk gelmişler. Diyecek bir şey yok, dün pikniğe gitmeden evvel bizim evde toplanmayı kararlaştırmıştık çünkü.
Çocuklar etrafta koşturuyor, arkadaşımın kaldığı odanın kapısını açıp kapatıyor, hoplayıp zıplıyorlardı. Bunun için de mahcup oluyordum. O odasından çıkmıyor, ben de utancımdan onun yanına gidemiyordum.
Bu işin içinden nasıl çıkacağım Ulu Tanrım, yardım et bana.
Ne yapacağımı bilmez bir hâlde mutfağa girdim. Masanın üstünde piknik için yapılmış börekleri görünce birden aklıma geldi: Onu yakındaki pastaneye götürebilirim, ne iyi olur. Hemen girdim arkadaşımın oturduğu odaya bunu teklif etmek için.
Oda boştu, kimse yoktu.
Pencere açık duruyordu.
Pencereye bir kâğıt sıkıştırılmıştı.
Kâğıdı açtım:
“İşte ben bu yüzden evlenmedim.”
Hayrettin MERAL
Haziran 2021