Aliya İzzetbegoviç’in Mühim Eseri “Doğu Batı Arasında İslam” Kitabının Türkçe Çevirileri Hakkında
Yirminci yüzyılın yüz akı Müslüman önderlerinden biri olan Bilge Kral Merhum Aliya İzzetbegoviç (1), hem büyük bir dava adamı ve hem de mütefekkir yönleriyle İslam dünyasında (ve hatta Batıda) tanındı, sevildi, örnek alındı. Ondan hâlâ istifade ediyoruz (Allah teala, rahmet ve derecesini âlî eylesin.) Dava adamlığı yani aksiyonerlik ile tefekkürün bir insanda beraber bulunması zordur, İzzetbegoviç’te bu iki mühim özellik bir araya gelmiştir. Aydınlanmak isteyen Müslüman gençleri, kendisine hayran eden de bu olsa gerek.
Onu ilk defa Bosna Hersek Savaşı esnasında duymuştum. Daha sonra üniversitede iken bir okuma grubunda “Doğu Batı Arasında İslam” kitabını kısmen okumuştum. Aynı kitabı 2014 yılında Beyazıt’ta düzenlenen bir kitap fuarından aldıktan sonra okumayı tamamladım.
Geçtiğimiz senelerde Doğu Batı Arasında İslam’ı tekrar okumaya çalıştım. Kitabın Türkçedeki ilk çevirisi (Doğu Batı Arasında İslam, Yarın Yay., İstanbul 2012, 4. Baskı) olan Salih Şaban çevirisinin Yarın Yayınlarından çıkan yeni baskısıyla cebelleştim diyebilirim. Belli bir noktadan sonra sorunun benim anlama kabiliyetimle ilgili olmadığını düşünüp kitabın internetten İngilizce çevirisini indirdim ve karşılaştırmalı okumaya başladım. Bu da yetmedi, kitabın Ketebe yayınlarından çıkan Edina Nurikiç çevirisini (Doğu Batı Arasında İslam, Ketebe Yay., İstanbul, 2020, 3. baskı) alıp karşılaştırmalı okudum ve çilemi gaaliba tamamladım.
Kitabın ilk çevirisi çok beğenilmiş olacak ki 3 farklı yayınevinden (Nehir, Yarın, Klasik) basılmış. Herhalde bendeki kabz hali, necip Müslüman Türk münevveranının kendi kendine ve gruplar halinde beğeniyle okuduğu bu çeviriyi hakkıyla idrak etmeme engel oldu.
Mizah bir yana; tercüme işi, oldukça zor, ciddi ve mühim bir iş olup çeviri yapan kişi, bir kitabı adeta yeniden yazmaya talip olmuş olur. Dolayısıyla iyi bir çeviri için kaynak ve hedef dilleri iyice bilmek, çeviri yapılan konuyu iyice bilmek, okuyanların rahatça anlayacağı bir üslupta bir anlatımı tercih etmek ve en önemlisi çeviri yapılan metne sadık kalmak gerekir ve bu saydıklarım tercümenin olmazsa olmaz tabirini tam manasıyla hak eden şartlarıdır. Evet ve maalesef Aliya İzzetbegoviç’in Doğu Batı Arasında İslam kitabının ilk çevirisi oldukça sorunlu.
Bir yazar kendi yazdığı bir metinde kendi üslubu olduğu için istediği kelimeyi ve anlatım şeklini kullanma serbestisine sahiptir ama söz konusu metin çeviri olunca çevirmen kaynak metinde anlatılan şeyi dolaysız/kolay anlaşılacak bir biçimde okuyucuya aktarmalıdır. Bu kitabın çevirmeni, belki bir ideolojik arka planla şu anki dilde kullanılmayan/az kullanılan kelimeleri o kadar çok kullanmış ki kitabın okunmasını oldukça zorlaştırmış. Dilde orta yolda bir tutuma sahip olup öz Türkçeci olmamama, dilin yaşayan bir şey olduğunu düşündüğüm için hiçbir kelimeye karşı topyekûn karşı çıkmamama rağmen bu çevirideki kelimelerin zorlamayla kullanıldıklarını düşünüyorum, mesela: “…mahut üç esas mümkünata tekabül ediyor…” (shf. 11), “… teşrihi mümkün olmayan ve birbirine irca edilemeyen …” (shf. 16) , “… İtizalciler …(shf. 229)”, “… vs.
Kitabın bazı yerlerinde ne demek istendiği çeviriden anlaşılmıyor: “Bazılarına göre tarih kafa ile yürümez (Marks); başkalarına göre ise, tam tersine tarihi yapan dâhilerdir (Carlyle)” (shf. 16). Kitabın İngilizce çevirisine baktığımızda “kafa ile yürümez” şeklinde çevrilen ifadenin aksine Marks’ın, tarihi insana benzettiği ve “tarih, vücuttaki kafa ile değil ayaklar ile yürür” dediği anlaşılıyor: “According to materialists, “history does not walk on its head,” and according to the others, quite the contrary: geniuses make history. (bkz. Islam Between East And West, American Trust Publications, USA, 2012)”.
En kötüsü ise metnin orijinalinde olmayan bir ifadenin tercümeye eklenmesi ki bunu, paragrafta akışa aykırı bir ifade olarak hemen anlayabiliyorsunuz: “Bu iki gruptan hangisine mensup olduğunuza kendiniz karar verin. (shf. 229)”. Metnin İngilizce çevirisine bakıyorum, yeni basılan Türkçe çevirisine bakıyorum böyle bir ifade bulamıyorum. Herhalde çevirmen yazarın konu ile ilgili vurgusunu yetersiz bulmuş ki araya bir cümle de ben sıkıştırayım demiş.
Burada çevirinin dışındaki daha önemli bir sorun ise bu kitabın ilk baskısından sonra 2 farklı yayınevince aynı şekliyle basılması. Kitap pek çok yazarın okuma listesinde olmasına, İslami camianın pek çok aydınınca bilinmesine, okunmasına, kitaplarda iktibas edilmesine ve hatta Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenler için tavsiye edilen kitaplar listesi içinde olmasına rağmen, bu çeviri son birkaç seneye kadar tek çeviri idi; ve burada üzüntüden ötürü de ne diyeceğimi bilemiyorum.
Kitabın yeni çıkan çevirisinde (Doğu Batı Arasında İslam, Ketebe Yay., İstanbul, 2020, 3. baskı), bazı kısımları düzeltilmiş, bununla teselli buluyoruz ama bu çeviri de önceki tercümenin cümlelerinin bazılarını aynen muhafaza etmiş, eski kelimelerin yerlerine bugün kullanılan kelimeleri, bugün kullandığımız kelimelerin yerine eskilerini koymuş. Metne sadık kalması olumlu bir gelişme ama pek çok kişinin okuduğu, istifade ettiği, bölümlerini alıntılayarak paylaştığı “Bilge Kral”ın daha ciddi çabalara ve daha iyilerine layık olduğunu düşünüyorum.
Ahmet Ragıp AKAY*
Nisan 2021
______________
(1) Aliya İzzetbegoviç için bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/izzetbegovic-aliya
* 1978 İstanbul Fatih doğumlu olan Ahmet Ragıp AKAY, ilk öğrenimini Fatih İskenderpaşa İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi Özel Asfa Lisesi’nde tamamlamıştır. 2003 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. (2014 yılında da, Açıköğretim yoluyla İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olmuştur.) 2003 yılından bu yana katılım bankacılığı alanında çalışmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır.
Çocukluğundan beri tutkulu bir kitap ve okuma meraklısı olan Ahmet Ragıp AKAY, iyi derecede Arapça, Osmanlı Türkçesi, Farsça ve İngilizce bilmektedir. Yüce Devlet Dergisi’nde yayınlanmış üç tercümesi, yucedevlet.com sitesine de eklenmiştir: http://yucedevlet.com/komplo-tatbikati-abdulkadir-es-sufiden.html , http://yucedevlet.com/abdulkadir-es-sufi-ian-dallas.html , http://yucedevlet.com/kuran-suslemeleri-ve-sembolizm.html .
***
Yüce Devlet’in Notu: Ahmed Ragıp AKAY Bey’in de belirttiği gibi tercüme meselesi çok önemlidir. Konunun bir de şu yönü var: Maalesef yayınevleri meşhur kitapları ale-l-acele çevirtip piyasaya sürüp hemen para kazanma peşindeler. Çoğu kitabı kimin ve nasıl çevirdiğine bakmıyorlar bile. Bir de hakikaten işini tam yapabilecek editör, çok az yayınevinde bulunuyor. Halbuki Batıda, telif veya tercüme bir eser yayınevine geldiğinde, editörün önüne gelir ve onun rehberliğinde yani tavsiye, ihtar, düzeltmeleriyle yayınlanır. Osmanlı zamanında bizde de bu müessese çok iyi çalışıyordu. Bir kitap, Maarif, Evkaf, vd. nezaretlere takdim edilir, orada sahalarına göre heyetler, kitabı inceler, yazarla görüşür, düzeltilmesi gereken yerler istenilen hale geldikten sonra yayınlanırdı.
İlim, fikir, sanat ve edebiyatta doğru dürüst yol alamayışımızın en mühim etkenlerinden biri de budur; değil mi…