hem de çok
beyazdır, beyazı daha beyaz gösteren
ve griden ben nefret ederim hem de çok
onun için hep akları aradım ömrümce
uzun yollara düştüm bu yüzden hem de çok,
gün bitiyordu ufuk kıpkızıl kesilmişti
aktan da parlak bir nur belirmişti hem de çok
işte o zaman bir beyaz düştü gönülceğizime
ona baka baka ağardı saçlar hem de çok
durur mu hiç sakal, koyverdi kendini hemen
daha uzamadan beyazlamıştı hem de çok,
çünkü gözleri ak adam bakmıştı ta içime
uzun uzun bakmıştı hem de çok
dolunay gökten inmiş gönlüme durmuştu
yakından bile yakındı hem de çok,
gözlerim görmedi aktan başka hiçbir şey
güneşe bakmışçasına öğle vakti hem de çok
baktım baktım beyaza özlemli gözlerle
içim yandı gönlüm kavruldu hem de çok,
kapattım ben de gözlerimi siyahtan korkarak
sinemde saklamak istedim beyazı hem de çok,
şimdi derdim grilerden bir an önce kurtulmak
beyaza yürümek beyazla yürümek hem de çok,
geceden gündüze ak merdiven dayasam
boyasam kendimi beyaza, hem de çok…
haydar murad
/// Yüce Devlet Dergisi’nde (1 Şubat 2012, 12. sayı, s. 14) yayınlanmıştır.