gazel-i muvaşşah be-ism ü mahlas-ı fakîr-i pür-günâh
belâdır kârım ikrâm-ı Kerîm-i lemyezeldir bu
gelir kâlûbelâdan akd-i ervâh-ı ezeldir bu
gülersin hâl-i mecnûnânemi gördükte sen lâkin
revâdır hiç behey nâdân sanırsın bir hezeldir bu
zihî bir nâme gönderdim şu hûn-âlûde hâmemle
yazıp ben bir hazan faslında cânâna özeldir bu
açıp bir âfet-i devrân nikâbın gösterir rûyun
melâl ü derde dermânım cihân-ârâ güzeldir bu
denîdir sende yârin gönlü yok der iftirâ eyler
inanmam yâre göz koymuş rakîb-i müptezeldir bu
hem ismim hem soy ismim mahlasım hep mündemiçtir bil
ko art arda hurûfun sen muvaşşah bir gazeldir bu
Lügatçe:
Kerîm-i lemyezel: zevâl bulmaz, Kerîm (cömert) olan Allahu Teâlâ Hazretleri (celle celaluhu).
kâlûbelâ: ezelde ruhlara hitâben, Allahu Teâlâ Hazretleri’nin (celle celaluhu) “Elestü bi-Rabbiküm? (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” sorusuna ruhların “Belâ (evet, Sen bizim Rabbimizsin)” demelerinden ötürü, o zamana atfen kullanılır. Ayetin tamamının meali şöyledir: [Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. (A’râf sûresi(, 172. ayet, Diyanet İşleri Meali)].
akd-i ervâh-ı ezel: ezelde ruhların yaptığı sözleşme.
hâl-i mecnûnâne: mecnûna yakışır, mecnûnca, çılgınca hâl.
nâdân: câhil, bilgisiz, gönül kırıcı kimse.
hezel: neşelendirmek için yazılan/söylenen söz, şaka, mîzah.
zihî: ne güzel.
hûn-âlûde: kan saçan.
hâme: kalem.
hazan faslı: güz mevsimi.
âfet-i devrân: dünyâ güzeli.
nikâb: yüz örtüsü, peçe.
rû(y): yüz.
melâl: hüzün, keder.
cihân-ârâ: cihânı süsleyen.
denî: aşağılık.
rakîb-i müptezel: değersiz, aşağılık rakip.
mündemiç: bir şeyin içinde saklı olan.
hurûf: harfler
muvaşşah: akrostiş (mısra başlarındaki ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru okununca bir isim, anlamlı bir kelime veya cümle çıkacak şekilde düzenlenmiş olan manzume)
Gazelin Günümüz Diliyle İfadesi:
günahkâr fakirin isim ve mahlasının akrostiş gazeli
kazancım beladır ki bu, sonsuz kerem sahibi ve zeval bulmayacak Allah’ın bir ikramıdır
bu durum, ezelde ruhlarımızın Rabbimize “bela! (evet)” diyerek yaptığı sözleşmenin bir gereğidir
sen, benim deliye benzer hâlimi görünce gülüyorsun ama
be cahil kişi! benim bu hâlimi bir şaka, mizah unsuru olarak görmen hiç reva mıdır?
şu kan saçan kalemimle ne güzel bir mektup gönderdim
güz mevsiminde yazdığım bu mektup sadece sevgiliye özeldir
dünya güzeli sevgili yüz örtüsünü açıp yüzünü gösterir
bu, hüzün ve derde dermanımdır; sevgili, cihanı süsleyen bir güzeldir
sevgilimin bende gönlü olmadığını söyleyen aşağılık, böyle söyleyerek iftira etmektedir
çünkü o, sevgilimde gözü olan aşağılık rakibimdir
ismim, soy ismim ve mahlasım bil ki içindedir
bunlar her satırın baş harflerini art arda koyunca ortaya çıkar, çünkü akrostiş bir gazeldir bu
***
Beyzade mahlası ve aruz vezniyle şiirler yazan A. Kerim AK Bey’in özgeçmişi için aşağıdaki linke tıklayınız.