ŞEHİD OLMAK
Şehadet, mertebelerin en yücelerindendir…
İmana, can vererek tanıklık etmektir…
Allah yolunda, canı feda edebilmektir…
Feda edip cennet ve cemali bulmaya, aday olmaktır…
Bir mü’min on gavura bedeldir, en az o kadarının canını, elleriyle bile alabilir. Kahhar olan Allah, ona öyle bir yardım eder ki yaşlı bile olsa bunu başarabilir. Bir örnek verelim:
Hicri 618, miladi. 1221’de yılında Harezm’e müşrik Cengiz’in kâfir askeri hücum edip şehre girmişti. Büyük âlim, Kübreviyye tarikatının kurucusu Necmeddin Kübra hazretleri, Moğolların Harezm’i işgaline karşı, şehri terk etmemiş kahramanca çarpışmayı tercih etmişti. Yaşına bakmadan, şehadet arzusuyla cihada çıkmış; şehid olduğunda ise bir kâfirin saçını o kadar sımsıkı tutmuştu ki şehadetinden sonra, kimse o saçı elinden alamamıştı. Sonunda mecbur kalıp o saçı kesmiştiler…
İşte böyle; hem âlim, hem şeyh, hem kahraman, hem şehid…
***
Bu, şehadetin en büyüğü… Lakin bir darbe alıp da ölen şehittir. Vebadan ölen şehittir. Karın ağrısndanından ölen şehittir: lohusa iken ölen şehittir. Yanarak ölen şehittir. Suda boğularak ölen şehittir. Yıkım altında kalarak ölen şehittir, ağır zatürreden ölen şehittir. (Taberânî, el-Mu’cemu-l-kebîr; hadis sahihtir.)
Sehl İbni Huneyf (radiyallahu anh)’dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (aleyhisselam) şöyle buyurdu: “Allah tealadan bütün kalbiyle şehitlik dileyen bir kimse, yatağında ölse bile, Allah onu şehitlik mertebesine ulaştırır. (Müslim, İmâre 157; İbni Mâce, Cihâd 15)”
Şehadeti gerçekten isteyen mümin için de böyle bir müjde vardır. Lakin Müslüman erkek ve kadınların gönlünde, yatakta değil savaşta şehit olmak vardır. Hayatı savaşlarda geçip almadığı yara kalmayan Seyfullah yani Allah’ın kılıcı olan Halid bin Velid (radiyallahu anh) da yatağında vefat etmiştir.
Şüphesiz ki Allah tealanın kaderinin önüne kimse geçemez…
***
Bir misal de Yahya (aleyhisselam) hazretlerinden verelim: Fîrûzâbâdî’de, Hazret-i Yahyâ’nın güzel yüzlü ve yumuşak huylu bir kişi olduğu yazılıdır. İsrâiloğulları’nın yeryüzünde çıkardıkları karışıklıktan biri de, onların Yahyâ ve Îsâ (aleyhimesselam) hazretlerini öldürmeye karar vermeleridir. Ahd-i Cedîd’de (Yuhanna, 5/35) kandile benzetilen Yahyâ (aleyhisselam) hazretlerinin kol ve kafatası kemiklerinin Topkapı Sarayı Müzesi Mukaddes Emanetler Dairesi’ndedir.
Musa (aleyhisselam) hazretlerinin dininde yasaklanan fiillerden birisi, yeğenle evlenmekti. İsrailoğullarının hükümdarı Herod Agrippa, kardeşinin kızıyla evlenmek istiyordu, eskiden iki kız kardeşi bir nikâhta bulundurmak serbestti. Lakin İsa (aleyhisselam) hazretlerine gönderilen İncil’de, yasaklandı ve böyle nikâh kıymak, imkânsız oldu. Yahya (aleyhisselam) hazretleri de bunu, Herod Agrippa ve halka bildirdi. Nikâhın gerçekleşmesini çok isteyen kızın annesi, o mübarek peygamberin öldürülmesini istedi. Bunun üzerine Herod Agrippa, Yahya Peygamber’in başını kestirdi. Müslümanlara göre Yahya Efendimiz, Şam’da medfundur.
Peygamberlerin içinde şüphesiz çok şehit vardır. Lakin hem İncil hem de Kitabımız Kur’an’da bildirilmesinden ötürü, en çok bilinen şehadet örneğidir. Rivayet göre, Yahya (aleyhisselam) onu şehid edecekleri sırada, ses çıkarmamıştır. Aksi takdirde peygamberler defterinden silinecekti.
Vahye, İsa peygambere, hak ve hakikata tam itaatın, kınayıcının kınamasına aldırmadan sabır ve sebatın muazzam bir örneği… Her zaman akılda tutulması gereken…
***
Şehitlerin büyüğü Hamza (radiyallahu anh) hazretleri, Uhud Gazvesi öncesinde, Medine’de kalınıp savunma yapılması veya şehrin dışında düşmanla savaşılması konusunda, Resûl-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) hazretlerine, ikinci şıkkı tercih ettiğini söylemiştir. Hz. Peygamber’in önceden uyardığı halde, okçuların yerlerini terk etmesi yüzünden İslâm ordusu bozguna uğrayınca, düşmanla kahramanca çarpışmaya devam etti ve otuz bir kişiyi öldürmüştür, Bir taşın arkasına gizlenip sonradan İslam’a girecek olan Vahşî, mızrağını ustaca fırlatarak onu şehid edip ciğerini çıkararak Ebu Süfyan’ın karısı Hind’e* götürmüştür. Düşman askerleri, başta Hamza Efendimiz ve diğer şehidlerin burunlarını, kulaklarını ve diğer organlarını keserek iplere dizip savaşa katılan kadınların boyunlarına gerdanlık diye taktılar. (*Onlar da Mekke’nin Fethi’nde müslüman oldular)
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hz. Hamza’yı bu durumda görünce çok üzüldü, ağladı ve şöyle dedi: “Hiç kimse senin kadar musibete uğramamıştır ve uğramayacaktır. Beni bunun kadar öfkelendiren bir şey olmamıştır. Ey Resûlullah’ın amcası! Ey Allah ve resulünün aslanı Hamza! Allah sana rahmet etsin. İyi bilirim ki sen hısım ve akrabalık haklarını gözetir, daima hayırlı işler yapardın. Eğer yas tutmak gerekseydi sana yas tutardım.”
Müslüman olarak müminlerin Kâbe’de açıkça namaz kılmalarına vesile olan, Bedir Harbi’nde de büyük kahramanlık gösteren şehidlerin efendisinin unutulması mümkün olmayan büyük kahramanlığı… Dünya tarihinin sayfalarına altın harflerle yazıldı. Okunacak, ibret alınacak, mücahit ve alperenlere örnek teşkil edecek…
***
1. Murad Han, Osmanlı padişahları arasında, savaş alanında şehid olan kahraman padişahlardandır. H. 791 / Haziran 1389’daki I. Kosova Savaşı’nda, Osmanlı kuvvetleri kesin bir galibiyet almış; I. Murad Han, savaş alanında dolaşırken, kendisini cesetler arasına saklamış bulunan suikastçı Miloş Kobiloviç tarafından hançerle yaralanmış ve az sonra şehid olmuştur. İç organları çıkarıldıktan sonra şehid düştüğü yerde defn edilmiş; daha sonra da naaşı Bursa’ya götürülüp Bursa Çekirge’deki türbesine defnedilmiştir (aleyhi-r-rahmeti ve-l-gufran)
Tarihimizde ve son büyük İslam Devletimiz Osmanlı’da şehadet örneği binlercedir. Onlardan bir tanesi ve en dikkat çekicilerinden birisi de budur. Tarihimizi ciddi bir şekilde incelersek daha nicelerini de öğreneceğiz. Yeter ki okuyalım, yeter ki araştıralım; senaryo, film ve video yapıp İslam âlemine dünyaya yayalım…
***
Büyük kahraman Ulubatlı Hasan 1390 Bursa Karacabey doğumludur, İstanbul’un artık fethinin yaklaştığı sırada, Doğu Roma (Bizans) surlarına ilk sancağı diken Sekbanbaşı’dır. Surların on iki kara burcu içinde, ikinci sancağın dikildiği dokuzuncu burca, Osmanlı sancağını Alemdar Hasan dikmiştir. Tarihe Ulubatlı Hasan olarak geçen bu alperen İstanbul kara surlarının en stratejik noktası olan Topkapı burcuna çıkıp sancak dikmek gibi üstesinden gelinmesi çok zor ve çok özel yetenek gerektiren bir görevi başarmıştır. Çünkü emektar ve yüksek tecrübe sahibi bir sancaktar idi
Alemdar Baba Hasan diye de anılan bu zat, köyü Kızılcıklı’da camii, mescid, zaviye, mektep ve hamam gibi hayır eserlerinin yanı sıra saltanat yurdu Edirne’de, resmî vazifesine atfen Alemdar Mahallesi diye anılan bölgede de, bir mescit yaptırmıştır. İstanbul’da 1453 vefatı etmiştir. Alemdâr Baba Hasan’ın kabri, Fatih İskenderpaşa mahallesi yakınlarında, Horhor’dadır. Bütün fetih şehitlerinin kabirleri arasında, ayrı bir öneme sahiptir.
Neyse ki bu kahraman alperen hakkında roman, çizgi film ve sinema yapılmış, lakin yeteri kadar tanıtılmamış; İslam âlemine ve dünyaya pazarlanamamıştır. Bizim zayıf yönlerimizden biri de budur: Tanıtım ve pazarlama… Yukarıda söylediğimiz gibi tarihimizde nice şehadet ve kahramanlık örneği vardır ama genç kuşaklarımıza bile tanıtmakta zorlanıyoruz. Ülkemiz birçok konuda ilerledi, lakin tanıtım ve pazarlama işi, sol ve laik çevrelerin elindedir. Gençlerimizi bu alanlara yönlendirmemiz gerekiyor.
***
Son olarak yakın tarihimizden bir örnek verelim:
44 yaşındaki Ayşe Aykaç, bir ev hanımıydı. 15 Temmuz kalkışmasını öğrendikten sonra abdest alıp namaz kıldı ve Cumhurbaşkanı’nı ‘sokağa çıkın’ çağrısıyla, evdekilerle helalleşti, vatan ve millet sevdasıyla, beyiyle beraber yollara düştüler. Altunizade’ye gelince araçlarından inip darbeci hainleri önlemek için köprüye doğru yürüdüler. Ayşe Hanım, köprüye en saflarda yürüyenler arasındaydı. Köprü girişinde, hain darbeciler tarafından vatandaşların üzerine açılan ateş sonucu, ‘şehide’ oldu. Arkasında 4 çocuk bıraktı lakin onlar artık şehide ve gaazi evlatlarıdır. İslam milletinin evlatlarıdır. ‘Şehide’ anneleri ve ‘gaazi’ babalarıyla övünsünler biz de övünelim.
Daha niceleri var lakin 15 Temmuz destanından bir tek örnek vermiş olduk. Arkasında dış güçler olan asi, ve bagi ve hain Fetö’nün şerri bir süreliğine durduruldu. Lakin sanmayınız ki ardı arkası kesilecek.
İslam Birliği’ni yeniden kurmaya tek aday olan, Osmanlı’nın torunları olan biziz ve yarım kalan bir hesabımız var, Batıyla ve şer güçlerle… Onun için her zaman hazırlıklı olmalıyız. Ülkemizdeki silah endüstrisinin gelişmesi sevindiricidir. Ama yetmez, bunları kullanacak olanları imanlı, ilim ve irfan sahibi, tarih ve medeniyetini iyi bilmesi gerekiyor. Onun için ta ilköğretimden başlayarak çocuklarımızı iyi yetiştirmeliyiz.
İslam’ın ilk zamanlarından bu yana gelen cihat sancağını, elinde tutacak erlere, alperenlere, mücahit gençlere âcizane tavsiyemiz budur…
***
Ey Büyük Allahımız, son nefesimize kadar bizi nefsimizle cihadda muvaffak eyleyiniz …
Sağlam ve olgun bir imanla; aşkla, şevkle kulluğa devam edenlerden eyleyiniz…
Ey Ulu Rabbimiz, bizi şehadetle rızıklandırınız, âmîn…
Haydar HEPSEV
Mayıs 2022
#Şehadet #YahyaAleyhisselam #HamzaRadiyallahuanh #HalidbinVelidRadiyallahuanh #NecmeddinKübra #I.MuradHan #UlubatlıHasan #AyşeAykaçHanımefendi